Bu Blogda Ara

30 Ocak 2011 Pazar

Şans Müziği

Paul Auster'in Şans Müziği adlı romanında poker oyuncusu Jack şöyle der: "Hep bu duyguyu kollarım. Sanki içimde bir düğmeye basılmış da, bütün bedenim bir müziği mırıldanıyormuş gibi olur. Bu duyguyu ne zaman duysam, ayağımın toprağa erdiğini anlarım, ondan sonra korkmadan, güven içinde sonuca giderim. Şansın bir kez açıldı mı, onu hiç birşey durduramaz. Her şey biranda yerli yerine oturmuş gibi olur. Sanki kendi gövdenin dışına çıkarsın ve bütün gece boyunca kendinini gerçekleştirdiği mucizeleri seyredersin. Artık iş senin dışına çıkmıştır. Senin kontrolünde değildir ve aklını fazla takmazsan, yanlış da yapmazsın." Hiçbir şey, şu paradoksal varsayımdan alı koyamaz: Dünyayı düzene koyan bizim düşüncemizdir- özellikle, dünyanın bizi düşündüğünü düşünmek koşuluyla.

Çayı içen insan değil, çay insanı içiyor. Pipoyu tüttüren sen değilsin, pipo seni tüttürüyor.
kitap beni okuyor.Televizyon beni izliyor. Nesne bizi düşünüyor. Hedef bize isabet ediyor.
Sonuç bizim nedenimiz oluyor. Dil bizi konuşuyor. Zaman bizi yitiriyor. Para bizi kazanıyor.
Ölüm yolumuzu gözlüyor. 
  • Jean Baudrillard-İmkansız Takas,s.94-95 Ayrıntı yay., İstanbul, 2005

Süreksizlik

"Ex nihilo in nihilum: "Hiç'in çevrimidir bu. Aynı zamanda, köken ve son düşüncesine karşı, evrim ve süreklilik düşncesine karşı süreksizlik düşüncesidir. Ancak ve ancak sonu dikkate alarak sürekliliği tasarlayabilriz; oysa bizim bilimlerimiz ve tekniklerimiz herşeyi sürekli bir evrimin penceresinden görmeye alıştırdılar bizi, hiçbir zaman bizim evrimimizle alakası olmayan bir evrim-bizim üstünlüğümüzün teolojik biçimi. Oysa temel biçim süreksizliğin biçimidir. Evrenin her yerinde yalnızca süreksizlik olasıdır. Big Bang bile süreksizliğin mutlak modelidir. Canlılar, olaylar ve diller için de aynı şey geçerli değil midir? Bir biçimden ötekine geçiş ne denli sonsuz küçük olursa olsun her zaman bir sıçrama, bir felaket söz konusudur ve beklenmedik bir biçimde en tuhaf, en çok sapmaya uğramış biçimler buradan doğar ve nihai sonuç dikkate alınmaz. Daha yakına gelirsek; bu süreksizliğin tekil ve güzel örneklerinden biri de dillerdir;oldukça keyfi bir gelişme süreci sonunda ne sürekli ilerleme gösterebilmişlerdir ne de birbirleinden üstün olabilmişlerdir."

  • Jean Baudrillard-İmkansız Takas, çev.Ayşegül Sönmezay, Ayrıntı yay. 2005, İstanbul

14 Ocak 2011 Cuma

...



Düzeltmeyi sevmeyenlerdenim, yeni bir tahayyül beni yorar. Zira bende her yeni, yeni bir grotesk bir tez ortaya çıkartır.

13 Ocak 2011 Perşembe

Şizofrenik Konuşmalar



Geceyarısı sanrıları 1
-İçindeki kararsız kalabalık mı?
-Hayır, o benim en iyi öteki yanım.

Geceyarısı sanrıları 2
- Kiefer'in gerçek 'Dünyevi Bilgelik Yolları' tablosu ile Sabahattin Ali'nin kurgusal 'Kürk Mantolu Madonna' tablosunu karşılaştırsam çok mu abartmış olurum.
- Artık ritüel olmuş 'deli saçması' imajından kurtulman sanırım tamamen olanaksızlaşır.
-Sorun değil, bir sonraki sürüme hazırım

4 Ocak 2011 Salı

ÜTOPYALAR GÜZELDİR

You, beloved, lived a love more violet than a dream, then left.Such a fade away made citadel quite down in fogs. As if it will come with a steamer's fume. Sure it will come one day, utopias are beautiful. Doesn't matter whether it is mine or not. I loved a woman now smells my home rose. As if it will come with a steamer's fume. Sure it will come one day, utopias are beautiful.